Can Dostun Öyküsü
(Canlandırma)
Biz çocukluk günlerimizde bir koyun sürüsünün peşinde kırlarda büyüyen kardeşten daha yakın iki arkadaştık.
Hep ben takılırdım patika yollara,hep o elini uzatırdı bana...Hep ben düşmüştüm, hep o kaldırmıştı beni.Böyle yaşamıştık çocukluk günlerimizi. Çok güçlüydü, çok yürekliydi ya.``-Büyük adam olacaksın`` derdim ben ona.
Hiç gururlanmazdı, tebessüm eder, öylece bakardı bana.
Çocukluk bu ya, hep hayaller kurardık.Güya biz büyüyünce bacanak olacaktık.Bahçeli bir ev alacak, gençlik günlerimizi
böyle yaşayacaktık, koyunlarımızı çoğaltacak, çok zengin olacaktık...
Ve yıllar yılları kovaladı, biz büyüdük,ama hiç değişmedik.
Doğa değişmişti.Dağlar üzerine beyaz örtüler örtmüş, mevsim değişmiş, her şey değişmişti ya, biz haala değişmemiştik...
Yine Mart ayının en soğuk günlerinden biriydi.Koyunlarımız çoğalmıştı, yaz sonunu bekliyorduk.Onları pazarda satacak, hayallerimize kavuşacaktık. Bahçeli bir ev alacak,ve hatta,hatta bacanak olacaktık.
Ve hiç beklemediğimiz bir gece!...Azgın bir kurt sürüsünün
nereden aklımıza gelirdi ki?
Biz iki kişi kurtlarla mücadele ederken, birden kendimi kurt sürüsünün içinde buldum. Vahşice saldırıyorlardı bana.
O anda ölüm gelmişti aklıma.Hani küçükken hep ben düşmüştüm, hep o kaldırmıştı ya. Bu sefer de candost yetişmişti imdada.
Ancak bu sefer her şey iyi değildi.Çünkü candost yerde yatıyordu boylu boyunca.Canını feda etmişti bana.
Değermiydim ki candost, değermiydim ki buna?Uğruna can verilmek değermiydi ki bana?